Mehmetçik depremin ilk dakikalarından itibaren neler yaptı? Bakan Akar'la konuştuk
İskenderun’daki Şehit Teğmen Ahmet Tor Kışlası, 6 Şubat depremlerinin ardından, ülkenin dört bir tarafından gelen yardım tırlarının buluştuğu üs haline dönüşmüş.
Burada bizi ağırlayan askeri ve sivil yetkililerden, asrın afetinin ilk saatlerinden itibaren neler yapıldığını dinliyoruz.
Bir Kurmay Albay, eşiyle birlikte evinden yalın ayak ve pijamasıyla çıkıp Kışla’ya koşup geliyor.
Emrindeki askerlerin durumuna dair bilgileri aldıktan sonra, orada bulunan Mehmetçikle birlikte hızlıca İskenderun’a geçip, buldukları ilk enkazın başında arama kurtarma çalışmalarına başlıyorlar.Buraya gelen yardımları depremzedelere ulaştıran sözünü ettiğim Kurmay subay, “Milletimizin hayır duası yemin ederim bize güç veriyor” diye konuşuyor.
(Bize iletilen, yardımlar için öncelikli ihtiyaçlar: İç giyim, gıda ve tek kullanımlık tabak, bardak vs.)
Bir takım organize kötülük grupları, deprem acılarından siyasi çıkar sağlamaya çalışanlar, orduyu yeniden vesayetçi ve darbeci bir alana çekmeye çalışan odaklar, depremlerin ilk günlerinden itibaren zehirli oklarını Mehmetçiğin üzerine fırlattılar.
“Asker ilk 48 saat yerinde bekledi,” “Eskiden olsaydı asker izin almadan sahaya çıkardı” türünden asılsız söylentilerle TSK’ya karşı ‘güvensizlik’ iklimini yaymaya çalıştılar.
Oysa bu söylediklerinin hepsi kocaman birer yalandı.
Depremin ilk saatinde uluslararası yardım çağrısında bulunan bir devlet refleksinin orduya “Siz kışlada bekleyin, ihtiyaç olursa biz size haber veririz” diyebileceğini düşünür müsünüz?
İşin doğrusu şu:
Depremin ilk anından itibaren Türk Silahlı Kuvvetleri, sahip olduğu bütün imkanları, o zor şartlarda yetişebildiği ölçüde devreye soktu.
Bölgeden sorumlu 2’inci Ordu Komutanlığı, saat 06’00’da arama kurtarma çalışmalarına fiilen başladı.
Nereye ne kadar yetişilebildi, nereye ne kadar yetişilebilirdi, ayrı bir konu tabi, ancak burada askerin reflekssiz kaldığı, yahut, bilinçli bir şekilde kışlada bekletildiği iddiasının bir karşılığının olmadığını ifade edeyim.
“TENKİT KOLAY, TAKDİR ETMEK ZOR”
Kişisel gözlemlerimden sonra şimdi gelelim, depremin ilk gününden itibaren Hatay’da bulunan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’dan dinlediklerimize.
Yukarıda sözünü ettiğim, niyeti üzüm yemek değil de bağcı dövmek olan çevrelere karşı Bakan Akar’ın hem sitemli hem de tepkili olduğunu gördüm.
Şöyle dedi:
“Şuraya gelip de “Helal olsun, büyük yıkıma ve büyük zorluklara rağmen çok önemli ve büyük işler yapmışsınız ama şöyle yapsaydınız, burayı da böyle yapsaydınız” deseler çok daha anlamlı olur. Çünkü gerçekten çok sayıda insan çalışıyor, gerçekten büyük emek var. Yani zor şartlarda bütün bunlara rağmen insanlar yaraları sarmak için büyük bir gayret içinde. Süratle eksikler giderildi. Sağlık hizmetleri, yeme-içme, barınma ihtiyaçlarının karşılanması için çalışıyorlar. Bunun üstüne varsa yapılacak bir şey söyle, yol, yöntem göster. Maalesef öyle bir şey pek olmuyor ve yapıcı değil yıkıcı bir tutum görüyoruz. Tenkit kolay takdir etmek zor.”
HATAY’DA BİRİNCİ GÜN…
Milli Savunma Bakanı Akar, birinci gün kentte gördüklerini ve ilk gün verilen mücadeleyi ise şöyle anlatıyor:
“Şimdi Hatay merkezine geliş 5 -10 dakika. Ama 6 Şubat’ta? Hatay Havaalanı kapalı, yollar kapalı, enkazlar yollarda, hava yağmurlu. Gönül kuş olup uçmak istiyor tüm milletimiz gibi ama durum ve şartlar da ortada. Böyle bir durumda insanları, araçları ışınlayamazsınız ki. Felaketin büyüklüğüne, olumsuz hava şartlarına rağmen zamana karşı bir yarış verildi. İşte bunu bazıları bazı amaçlara vesile yaptılar ve olayı anlamazlıktan geldiler. Yoksa anlamamak mümkün değil, yani hele buraya gelip de ziyaret ettikten sonra buradaki sıkıntıyı, felaketi görmemek ve ona karşı da devletin gayretlerini yok saymak gerçekten insafsızlık.”
“Asker ilk 48 saat hiçbir şey yapmadı” diye iftira atanlar, eş zamanlı olarak bir de “Yeterli sayıda asker devreye sokulmadı” iddiasını gündemde tutmaya çalıştı.
“BU İŞ TÜM ASKERİ YIĞARAK OLMAZ. TEKNİK, BU İŞTEN ANLAYAN PERSONELİ KULLANMAK ESAS”
Bakan Akar, bu konudaki tezvirata karşı etraflıca bir cevap verdi.
Şunları söyledi:
“Bir kere hiçbir şekilde durma yok, bekleme yok, zaman kaybetmek yok. Diyorlar ki “2’nci Ordu nerede?” 2’nci Ordu’nun görevi ne?
2’nci Ordu’nun görev alanı bin kilometreye 240 kilometrelik bir alan. Yani 164 bin kilometrekare, ülkemizin %21’i. Bunun 911 kilometre Suriye hududu var, 384 kilometre Irak hududu var, 417 kilometre İran hududu var. Bundan sorumlu olan bir birlikten bahsediyoruz. Sahadaki 40 bin Mehmetçikten 22 bini 2’nci Ordu’dan. Diğer birliklerden takviyeyle bunu 40 bine çıkardık. Nereden geliyor takviyeler? Kayseri’den, Antep’ten, Şırnak’tan, Mardin’den, Midyat’tan geliyor. Daha da ötesinde Babaeski’den geliyor, Edremit’ten geliyor, İzmir’den geliyor, Kıbrıs’tan geliyor, Kars’tan geliyor. Yani burada Hava Kuvvetleri de var, Deniz Kuvvetleri de var, Genelkurmay da var, MSB de var. Tüm askerleri yığarak olmaz. Teknik bu işten anlayan personeli kullanmak esas. Yani kullanılabilecek ne varsa kullandık, kullanıyoruz. Uzaktan böyle ahkâm kesmekle olmuyor. Hududu kim koruyacak, Suriye’de kim kalacak? Suriye’yi mi boşaltacağız, Irak’ı mı boşaltacağız?”
SAAT SAAT, İLK GÜNDEN İTİBAREN YAPILANLAR…
6 Şubat depremlerinden sonra askerin saat saat neler yaptığına dair bakan Akar’ın kapsamlı bir değerlendirmesi oldu.
Kendi ifadeleri üzerinden aktaralım:
“-Depremin, afetlerin olmadığı herhangi bir normal günde karargâhlarımızda nöbetçilerimiz, acil durumlar için de takviye planlarımız var. Depremin ardından Milli Savunma Bakanlığının yanı sıra Genelkurmay, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerinin harekat merkezleri süratle yapılması gerekenleri yaparak saat 04.30’da birliklerden rapor istedi. Aynı saatte Türk Silahlı Kuvvetleri İnsani Yardım Tugay Komutanlığına 'hazır ol' emri verildi. (Tugayın görevi herhangi bir şekilde ulusal veya uluslararası bir görev verildiğinde oraya gidip arama-kurtarma dahil diğer insani yardım konularında hizmetleri vermek)
-Saat 04.50'de 2. Ordu Komutanımız Metin Gürak görevinin başındaydı ve birliklerden durum raporu almaya başladı. Saat 05.00'te Bakanlığımız bünyesinde Afet Acil Durum Kriz Merkezi teşkil edildi. Eş zamanlı olarak kriz merkezleri Genelkurmay ve Kuvvet Komutanlıklarında da çalışmaya başladı.
Saat 05.00 itibarıyla Genelkurmay Başkanımızdan ve Kuvvet Komutanlarımızdan bilgileri aldık. Aldığımız ilk rapor, ilk bilgilerden Hatay Serinyol’da, bir binanın yıkıldığını, 3 askerimizin de şehit olduğunu öğrendik.
-Saat 05.10’da Sn. Cumhurbaşkanımızı arayarak Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili ilk raporları sunduk. Aldığımız ilk bilgilere göre Hatay’da bir binamızın yıkılıp 3 erimizin şehit olduğu haberini kendilerine sunup Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı ile Hatay’a hareket edeceğimizi kendilerine arz ettik. Uygun buldular ve bu çerçevede çalışmalarımızı sürdürdük.
-Saat 05.45, 2’nci Ordu Karargâhının kapısından askerler koşa koşa çıkıyorlar, enkaza müdahale ediyorlar. Aynı saatlerde K.Maraş ve İskenderun’da da Arama Kurtarma faaliyetleri başlıyor. Biz başından beri şunu söyledik; AFAD yönetimi ve valiliklerden gelen talepler hızlıca karşılanacak. 2’nci Ordu Komutanı’na verdiğimiz emir bu.
Saat 07.00'de iki askeri ambulans uçağı da Etimesgut'taki askeri havaalanında hazırdı. Aynı saatte Deniz Kuvvetleri Komutanlığının TCG İskenderun ile çıkarma gemileri TCG Bayraktar ve TCG Sancaktar'a 'seyre hazır ol' emri verildi. Saat 07.30'da ise Doğu Akdeniz'deki iki fırkateynle iki helikoptere İskenderun Körfezi'ne intikal emri verildi.
-Hatay’da bulunan 2’nci Hudut Alay Komutanlığımız kendi deprem hasar durumunu tespit eder etmez hem arama kurtarma çalışmalarına başladı hem de 07.00’da vatandaşlarımıza sıcak çorba dağıttı.
-AFAD'dan gelen talep doğrultusunda personel, araç ve malzeme nakli için hazırlanan 3 A400M uçağımız yoğun kar yağışının pisti kapatmasına rağmen yapılan pist açma çalışmaları sonrası saat 08.00'de Kayseri'den Ankara, İstanbul ve İzmir'e hareket etti.
Deprem bölgesindeki havaalanlarının durumu konusunda belirsizlik var. Olumsuz hava şartları da diğer bir etken. Maraş kapalı, Malatya kapalı, kar yağışı yoğun...
Saat 09.00’da, Şanlıurfa’da İpekyolu Mahallesi’nde ilk sahra mutfağımız kuruldu.
Hava yardım koridoru oluşturmak için tüm uçaklarımızı, helikopterlerimizi, İHA-TİHA’larımızı seferber ettik. Tanker uçaklarımız KC-135’leri bile ilk defa yük ve personel taşımada kullandık. Askeri birliğimizin olmadığı Nurdağı’na hemen birlik sevk ettik. Nurdağı’na daha varır varmaz bir bebeği kurtardılar, onlara büyük moral oldu.
Biz de Genelkurmay Başkanımız ve Kara Kuvvetleri Komutanımızla Etimesgut’ta buraya gelen Türk Silahlı Kuvvetleri İnsani Yardım Tugayı Doğal Afet Arama ve Kurtarma Taburunun intikaline ilişkin yapılan hazırlıkları denetledik. Sonrasında Ankara’dan hareket ettik. Hatay Havalimanının deprem nedeniyle zarar görmesi ve kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle İncirlik'teki 10. Tanker Üs Komutanlığına indik. Buradaki koordinasyon çalışmalarının ardından olumsuz hava şartlarının helikopter uçuşuna engel olması nedeniyle karayoluyla Hatay’a gittik.
Hatay’a gelir gelmez AFAD Koordinasyon Merkezi’ne geçtik. Sağlık Bakanımız da Hatay’da görevlendirildi. Tabii burada AFAD çalışanlarından, polislerden, askerlerden, jandarmalardan vefat edenler oldu. Valimiz de enkazdan çıkmış gelmiş. Fahrettin Bey, Vali, Genelkurmay Başkanı yanımda, Kara Kuvvetleri Komutanı yanımda, beraber mücadeleye başladık.”
Milli Savunma Bakanı Hulusi AKAR |
------------------
Haber (Net Haber) | Google SEO (akblog.net)
Yorum Gönder